4 Mayıs 2007 Cuma

8 Nisan, Pazar Paskalyada Roma...


Bugün geziye geliş nedenim Romayı gezeceğiz. Çok heyecanlıyım. Melekler ve Şeytanlar kitabını okuduğum günden beri buraya gelme hayalim ve isteğim doruk noktasında. Hatta gelmeden kitabı tekrar okudum, hatırlamak için. Simgebilimci Robert Langdonun peşinden romadaki aydnlanma yolunu keşfedeceğiz biz de.
Sabah kahvaltı biraz geç yapıldı. Bugün pek yiyecek bir şey bulamadık kahvaltıda. İnsanlar koca bir çorba kasesine kahveyi koyuyorlar, kruvasanı ona batırıp kahvaltı diye yiyorlar. Iyghk... Neyse öyle veya böyle karnımız doymuş gözümüz aç kalktık masadan. Herkes resepsiyondan birer şehir haritası aldı. bütün gün herkesin elinde gördük bu haritadan, çünkü paskalyadayız ve şehir deli gibi turist dolu. Hem Vaticana ayine gelenler, hem gezmeye tatilden yararlanıp Romaya gelenler. Bu sayede hem ingilizce daha çok konuşuldu, hem sokaklar günlük Romalı kalabalığıyla değil, turist kalabalığıyla rengarenkti. Meşhur olduğunu söyledikleri trafik sorunu da yoktu mesela.
Otobüsümüzle kısa bir panoromik tur yapacağız. Rehberimiz Vaticana malesef gidemeyeceğimizi söylüyor!!! Ben öyle veya böyle gideceğim ama grup yıkılmış durumda. Ayinden dolayı yolları kapatmışlar zaten. Şehir merkezine gelmemiz epey uzun sürdü. Acaip uzakta bir otel seçmiş gerizekalı tur şirketi. İnsaf yaa, denize az kalmış.
Su kemerlerinin ve zafer taklarının altından geçerek şehre giriyoruz. Bu kemerler eski Romalılar döneminden bu yana kullanılıyormuş ve şimdi gitmekte olduğumuz Trevi çeşmesine kadar su bu kemerlerle taşınıyor, oradan da şehre dağıtılıyormuş.
coloseumun yanından geçerken inanamıyorum bir an. Filmlerden, kitaplardan, derslerden tanıdığımız meşhur tiyatro karşımızda. Deli gibi fotoğraf çekiyoruz yine. Sanki kaçacak...
Coloseumun arkasındaki Roma forumunu gösteriyor rehberimiz. Uzaktan birşeye benzemiyor gerçi ama gördük mü gördük.
Santa Maria Maggiore kilisesinin yanından geçtiğimizi rehberin açıklamalarından değil, sonradan gidince merak ederek okuduğumuz rehber kitabından öğreniyoruz.Oradan Via del Corsoya geliyor otobüs ve bizi geçidin ağzında indiriyor.Treviye geldik.
Romaya gelenler mutlaka bu çeşmeye 3 adet bozuk para atarlarmış. Dileklerimizden biri Romaya tekrar gelmek olmalıymış. Ben daha otobüsten inmeden hazırladım cebimde paralarımı. Hem de Hümeyra ve Melike için de atacağım, onlar da gelsinler diye:)
Rehberimiz çeşmenin çok kalabalık olacağını , sadece 5 dakika kalacağımızı söylüyor. Neden sürekli acele ediyoruz bilmem. Biran önce otele dönüp yatmak için mi?
Yine daracık sokaklardan yürüyüp birden bire ufak bir meydana çıkıyoruz, o da ne?Fotoğraflarını görmüştüm ama çeşme dedikleri bu mu yani?
Burda koskoca bir bina var. Cephesi heykellerle bezenmiş. Heykellerin aralarından su akarak kocaman bir havuza doluyor. Havuzun içi sonradan çocukların toplaması için atılmış çeşitli milletlerin bozuk paralarıyla dolu. Millet habire fotoğraf çekiyor.
Döndüm arkamı havuza ve gezmeye dayalı 3 dileğimi dileyerek fırlattım paralarımı havuza.
Romanın bu en büyük çeşmesinde yine Neptün var. Neptünün iki yanında biri huysuz bir atı dizginlemeye çalışan, diğeri uysal bir hayvanı sürmeye çalışan iki triton var. Susamış Romalı askerlere şehir dışındaki su kaynağını ilk gösteren genç kız olduğu söylenen Trivia'dan almış adını çeşme. Kızın heykeli de 1. katta cephede.
Bu arada meydandaki kiliseye din adamları geliyor ve meydandaki halkı kutsuyor. Varan biiir. Gün boyu sürekli kutsanacağız bugün:)
Toparlanıp şemsiye eşliğinde koşa koşa İspanyol merdivenlerine gidiyoruz. Bu meydan adını eskiden merdivenlerin üst kısmında bulunan, şimdilerde aşağıdaki caddeye taşınmış olan İspanyol büyükelçiliğinden alıyor.
Cadde lüks mağazalarla dolu, söylenene göre ünlü artist ve aktristler, zenginler bu caddedeki mağazaları kapatıyormuş alışveriş için.
Meydana geliyoruz ve Romanın simgelerinden biri olan merdivenleri görüyoruz. Acaip eğlenceli, şirin, hayalimdeki gibi bir yer. Baharda yeni konmuş pembe çiçeklerle bezenmiş. Oturanlar, müzik yapanlar, birşeyler yiyip içenler...
Rehberimiz turumuzun sona erdiğini, bundan sonra serbest zamanımız olduğunu, akşam otobüsün bizi bir ücret karşılığında otele götürebileceğini söylüyor. İnsanlar saat konusunda anlaşmaya çalışıyor. Biz 10 diyoruz, kabul görmüyor, Saat 8 de anlaşıyorlar. Ben kesinlikle o saatte otele dönmeyeceğim için katılmıyorum bile tartışmalara. Planımız akşam merdivenlerde günün yorgunluğunu şarap içerek çıkarmak.
Hemen orada mturup rotamızı çizmeye başlıyoruz haritadan.
Önce yakınımızdaki Popolo meydanına gitmeye karar veriyoruz.
Nihayet en güzel saatlere geldik, özgürüz, Romadayız,beraberiz kızlarla...

Hiç yorum yok: