4 Mayıs 2007 Cuma

Castel San Angelo ve Vatican

Caddeden yürürken yine eski binalar, binalar arasındaki geçitler, heykeller sanki açık hava müzesi gibi sıralanmışlar.Solumuzda Agustus Mozolesi var, girmek istiyoruz ama sanırım kapalı. Bu Paskalya bizim için kötü oldu çünkü Vatican kilisesi en başta bir çok yer kapalı ya da tadilatta. Agustus mozolesinin tam yanında, caddenin sağında şehirde gördüğüm tek modern bina, sanırım bir müze, gözümüze çarpıyor. Güzel bir yapı, fotoğraflarını çekiyorum. Sanki yeterince girmemişiz gibi yolda bir kiliseye daha giriyoruz. Bu sefer kutsal su atıyor peder üstümüze:) Hacı oluruz biz bugün bu gidişle.
Uzaktan San Angeloyu görüyorum Tiber kıyısına çıkınca. Yine heyecanlanıyorum. Burası Illuminati kilisesi, yani merkez, aydınlanma kilisesi. Yine ana eleman melek, adı üstünde. burası Bernini tarafından yapılmamış veya dikilitaş da yok ama beşgen şeklinde bahçesi var. Masonluğun da bu kökene dayandığını savunuyor yazar.Ponte Umberiodan karşı kıyıya geçiyoruz. Saat 12 yi geçti ve ayin dağılmaya başlamış, biraz yavaşlayıp kalabalığın azalmasını beklemeye karar veriyoruz. Şansımıza bir pazara denk geliyoruz. Yine magnet ve hediyelik eşya muhabbeti. Yolda Türklere de rastlıyoruz. Vaaaay kardeşim durumları:)
San Angelo kalesinin fotoğraflarını da çekip köşeyi dönünce St. Pietro kilisesinin kubbesini görüyorum uzaktan. Büyük an:) Yine bir sürü fotoğraf çekiyorum. sonradan buna çok pişman olacağım ama sanki ne kadar çok fotoğraf çekersem o kadar inanacağım orada olduğuma.
Kiliseden bize doğru kalabalık akın akın geliyor. Rahipler, rahibeler, turistler, dindarlar...
Sabahın erken saatlerinden beri papayı beklemişler ve papa ünlü balkonundan vaazını vermiş. Çok da feci bir kalabalık olmadığını görünce rehberin sözüne inandığımız için üzülüyoruz, keşke ayine gitseydik diyoruz.
Herkes gider Mersine biz gideriz tersine durumuna uygun şekilde kalabalığı yara yara Vaticana doğru ilerliyoruz. Meydana gelince biraz daha fotoğraf çekiyorum. Bütün tatil boyunca deli gibi St Pietro ve Davud resmi çekmişim...
Vaticana ayağımızı atıyoruz ve tabiki illaki çekilecek bir ayak Romada bir ayak Vaticanda pozları veriliyor.
Güvenlik görevlileri kiliseye giden yolu bile kapatmışlar, yaklaştırmıyorlar. Üstelik de İsviçreli muhafız bile değiller. Hayal kırıklığım çok büyük. Kilise kapalı, müze kapalı, yaradılış ve son yargı fresklerini göremiyorum, rafael odaları kapalı, isviçrelileri makineyi zoom yapınca bile zor görüyorum.Çok üzgünüm:(
Bari kiliseye girebilseydim, Pietayı, papalık altarını görebilseydim. Romaya bir daha mutlaka gelme sebebim oluyor artık. Zaten müzeyi gezebilmek için en az 15 gün öncesinden rezervasyon, o da boşsa, yapmamız gerekiyormuş. Birdahaki gelişimize kesin rezervasyon yaptırmalıyım.
Veee Bernininin 298 kolonlu oval(iki merkezli iki dairenin birleşimi aslında) meydanını incelemeye başlıyoruz. Burası illuminati yolunun hava elementini simgeleyen heykelin bulunduğu, tebiki dikilitaşın olduğu meydan. dikilitaşın altındaki kaideye oyulmuş rüzgar üfleyen bir melek sembolü bunu betimliyor.
Gerçi sandalyelerden kaideye de yaklaşamıyoruz. Meydanın iki tarafında tam dairelerin merkezinin olduğu yerde Bernininin iki adet barok çeşmesi var.
Kolonlarla çevrili meydan halkı kucaklayan kollar olarak düşünülmüş. İsanın havarisi Petrus, (anlamı kaya imiş isminin) İsanın sözü doğrultusunda, kilisemi kaya üzerine kuracağım demiş. Önce antakyada hristiyanlığın ilk kilisesini kurduktan sonra Romaya gelmiş dini yaymak için. Ve tam bu noktada çarmıha gerilmiş. bunun üzerine inananlar bu noktaya önce ufak bir kilise yapmışlar. Sonra papalık buraya taşınmış ve 1500lü yıllarda dünyanın en büyük kilisesinin yapılmasına karar verilerek inşaata başlanmış. Ancak toplam inşaat süresi yaklaşık 140 yılı bulmuş. İş yarım bırakılmış, başka mimarlar devam etmiş. Kilisenin kubbesi Floransadaki duomodan esinlenen Michalengeloya ait. Yaradılışta yine Michalengelonun freskleri arasında baba ve oğlun (aslında melek ve İsa) birbirine dokunan meşhur el sahnesi var. Meydan ise çok daha sonra 1600 lü yıllarda Bernini tarafından tasarlanıp yapılmış.
Yine kilisenin içindeki papalık altarı ve apsis Bernininin tasarımı. Kilisede ana kapının iki yanında sadece kutsal yıllarda kullanılan 2 kutsal kapı var.
Vatican 1 km2 bile olmayan yüzölçümüyle dünyanın en küçük ve en güçlü ülkesi. Gücü tabiki inançtan kaynaklanıyor. Ancak söylentilere göre kilise eski gücünü kaybediyor, para sıkıntısı çekiyor!!! Topraklarında aslında servet barındırıyorlar, yani paha biçilemez eserlerle dolu müzeleri ve kütüphaneleri, ama yetmiyor anlaşılan amcamlara.
Tabi insanlar eski kör inançlara sahip değiller artık, uzaklaşıyorlar dinden gittikçe, bu da kiliseye eski gücünü kaybettiriyor.
Sonunda doyamadan çıkıyoruz Vaticandan. Şimdiki hedefimiz Navona meydanı. Rehberimiz Adin bizi ara sokaklara yönlendiriyor.

Hiç yorum yok: