24 Şubat 2009 Salı

yalnızlığımmm

Dün gazetede her şeyini bırakıp giden bir adamın sözü dikkatimi çekti.
İnsan hayatında en azından bir kez vazgeçmeli diyor.
Sevdiği yerlerden, yaşadığı şehirden, çevresinden.
Belki alışkanlıklarından.
Nedense ev değiştirmek, iş değiştirmek, mekan değiştirmek, hatta şehir değiştirmek hep heyecan verdi bana korkutmak bir yana. Çok çabuk sıkıldığımdan belki her şeyden. Ya da yeniliklere duyduğum meraktan.
Tabi tadı kadar acılığı da var değişikliğin. Geriye dönüş olmadığını bilmek aslında çok zorlamıyor beni. Hayatımda yaptığım hiçbirşeyden pişmanlık duymadım çünkü. Hayat pişmanlıkla vakit yitirilmeyecek kadar kısa.
Ama özlüyorum…
Sanırım ilk defa özlüyorum.
Geriye dönmek istiyor muyum? Hayır. Ama arkadaşlarımı, dostlarımı, kardeşlerimi, ortamları, eğlenceleri, paylaşılan hüzünleri, güzel zamanları özlüyorum.
Şimdi de benimle gecemi paylaşan müziğim ve vodkamla çalışmaya çabalarken içimi sevdiklerimin özlemi kapladı. Kalemimi durduramadım.
Üniversite yıllarımdaki proje teslimine yetiştirilmeye çalışılan sabahlamalardan, Ankaranın soğuk kış gecelerine, arkadaşlarla paylaşılan sohbet gecelerinden, elimde bira sallandığım dans gecelerine…
Kardeşlerimle sohbet adı altında yapılan adını koyamadığım her şeyin yaşandığı gecelere...
Şimdi hepsi benimle, yalnızlığımı vurgularcasına.

ÖZLÜYORUMMM

14 Şubat 2009 Cumartesi

İzmirin havası


Hani derler ya İzmirin havasıyla kızlarına güven olmaz diye,
kızlarını bilmem ama havası gerçekten acaip!
Günde dört mevsim yaşatıyor bu ara bize. Sabah dolu yağdı mesela, az sonra sel fırtına götürdü, biraz geçti güneş açtı bu sefer. Sabah giydiğimiz kıyafetle akşamı çıkarmak çok zor.
Tabi bu değişkenlikte muhteşem manzaralar da içimizi ısıttı.
Üstüste 3 tane gökkuşağı vardı, fakat fotoğraf karesine yeterince yansımadı.
Yağmura bayılıyorum, gök gürlemesi içimi rahatlatıyor, fırtına içime serinlik veriyor, gökkuşağı da gönlümü ısıtıyor.
Yani bu havalar tam bana göre, KARdansa...