22 Haziran 2007 Cuma

bu sefer de balık olup yüzeceğiz

Şimdi de bu çıktı, balık olup yüzeceklermiş:)
Ama günlerdir hava çok sıcak olmasına karşın tam Ekinler havuza girecekken güneş gidiveriyormuş.
Dolayısıyla hevesi kursağında kaldı bebeğimin.
Ama Ekin durur mu?
Her akşam bikinisini giyiyor, simidini takıyor, banyoya giriyor:)
Severim ben seni...
Önümüzdeki hafta nihayet tatilimize çıkıyoruz. Türkiye'de en sevdiğim yerleri, kuzey Ege kıyılarını gezeceğiz. Kültürüne, doğasına, yemeklerine, insanlarına, efsanelerine, denizine herşeyine hayranım oraların.
Kaz dağlarından mavi sulara bakacağız, en uç noktadan güneşi batıracağız, ekmeğimizi zeytinyağına banıp,kekik koklayacağız.
Balığımla sularda oynaşıp tembellik edeceğim. Bunu çoktaaan hakettim.
Dönüşte herkese kendini oralarda hissettirecek kuzeybatı gezisi notlarıyla burada olacağım.

18 Haziran 2007 Pazartesi

babalar ve kızları,18-06-07


Dün babalar günüydü, benim hiç bir zaman anlamını farketmediğim, üç sene öncesine kadar hangi gün olduğunu bile bilmediğim gün...
Ekin ve Ekinin babası Tekin dün baba-kız dışarı çıktılar. Dedeyi ziyarete gittiler mezarlığa, sonra sinemaya, yemeğe, gezmeye. Çok güzelmiş. Ekin 3 yaşına kadar muhtemelen göbek bağını da kaybetmemin etkisiyle bana yapışık yaşadı, hala da tam kopabilmiş değiliz, evde el ele diz dize otururuz, ama 3 yaş gerçekten de bir sınırmış. Yeni yeni babasıyla vakit geçirmekten hoşlanır oldu. Ona yaptığı cilveleri ve kıvırtmaları, nazları bana yapmıyor mesela. Babasına karşı resmen bir dişi. Baba-kız aşkı gerçekten de var demekki.
Bense...
Hala baba kelimesinin anlamını düşünerek söylediğimde veya duyduğumda gözümden yaş gelmesini engelleyemem. Senelerce beklediğim, geleceğine balık burcu karakterimin etkisiyle büyüdüğümde bile içten içe inandığım babamı çoook özlüyorum. Çocuklu acıklı filmlere çocuğum olduktan sonra dayanamamaya başladım ama babalı filmlere hiç bir zaman dayanamamıştım.
Seni çok seviyorum babacığım, her zaman sana layık olmaya çalıştık, rahat uyu diye. Seni hiç aldatmadım mesela:) Babasız kocalar buldum hep kendime! Dün bir köşe yazarı babasız kadınlar severken babasına olan sevgisinin açlığıyla sever, aynı sevginin yokluğuyla da acıtır sevdiğini diyordu. Doğru mu gerçekten?
Canım babam benim...

14 Haziran 2007 Perşembe

bekle beni...(alıntı)

Temmuz sıcağında yanan ayaklarımı lastik pabuçlarla beraber yıkadığım Karşıyakadaki cami avlusu, Kemeraltının her sokağını gezerek aradığım şeftali-muzcusu, limonlu turşu suyu, her köşe başı midyecisi, Kordon' da buz gibi bira ve gün batımı, Güzelbahçe'de taze balık ve yakamoz. Pazarda seçmece sebze, İzmir tulum- dünyanın en güzel peyniri-, buldan bezi gömlekler...
İzmir' i İzmir yapan muhabbettir. Herkes acelesi yokmuş gibi yaşar.Plazalar olmadığı gibi, plazadan taşan insan güruhu da yoktur.
Açık hava tiyatro ve konserlerine yarısında girebilir İzmir insanı, kalbinde sanata saygısızlık asla yoktur. Akdeniz havasından olduğunu sanatçı da bilir ve ayıplamaz.
Yanık tenle gezer yılın sekiz ayı tüm İzmir, erkeklerde şort, kadınlarında rengarenk uçuşan etekler...
Herkes herkesi bilir gibidir.
Market kuyruğunda bile muhabbet kurulur, kaynaşılır.Tüm evler balkonludur ve yazın mutfakta yemek ayıptır.

Kimsenin gözü kimsede kalmaz ve kalın perde sektörü zayıftır.
Gece yarılarından sonra bile sahilde yürüyüş yapan kadınlar vardır, aceleleri yoktur.
Bisiklete biryerden biryere gitmek için binilir ve Bostanlı sahilinde güreşmek serbesttir.Tüm kızlar güzeldir; çünkü tenleri yanık, saçları uzun ve sağlıklıdır, hepsi yüzme bilir ve sever.
Vapurlar zevk içindir, belki bu yüzden hiç inmeden geri gitmek ücretsizdir. Elele gezilebilir her semtinde. Öpüşene gülümseyerek bakılır.
Sıraya girer insanlar, itişme yoktur.
Pideci doludur her semt ve pide lahmacunla neredeyse aynı fiyattır.
Çiğdem çitlenir (İzmirli olmayan bilmez, Çekirdek der diğerleri )
Yaz akşamları sahil boyu, kaynamış mısır ve dondurma yenir.
Ne kadar kaybolursan kaybol, biryerler mutlaka denize çıkar ve bu hayatın en büyük lütuflarındandır.

Bu akşam balık pişiricisine uğramalı, balıklar pişene kadar sahile inip, bir yarım saat yürümeli.
Balkon'da yenen balığın yanına buzlu rakı eşlik etmeli. Yarin belki Çeşme' de oluruz, sandaletleri meydana çıkarmalı.

Sevdikçe daha çok sevmeli. Uzattığım kollari boş çevirmedi bu şehir diye, şükretmeli.

6 Haziran 2007 Çarşamba

bunlardan bizde birsürü var;) 03-06-06

03-06-73 yılıydı...
hayatım birden çekilmez hale geldi;
bunlar yüzünden
hala da fena değiller yani bu konuda!

1 Haziran 2007 Cuma

acaip sevdimmm

CAN YÜCEL'DEN MAL BİLDİRİMİ
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeriyaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapaği
16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-İki büyük taş kütlesi
25-Bir adet ağaç gölgesi
26-Üç kuş kanadı sesi
27-Bi sürü kedi köpek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
32-Nakit 15 kuruş
33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür