18 Haziran 2007 Pazartesi

babalar ve kızları,18-06-07


Dün babalar günüydü, benim hiç bir zaman anlamını farketmediğim, üç sene öncesine kadar hangi gün olduğunu bile bilmediğim gün...
Ekin ve Ekinin babası Tekin dün baba-kız dışarı çıktılar. Dedeyi ziyarete gittiler mezarlığa, sonra sinemaya, yemeğe, gezmeye. Çok güzelmiş. Ekin 3 yaşına kadar muhtemelen göbek bağını da kaybetmemin etkisiyle bana yapışık yaşadı, hala da tam kopabilmiş değiliz, evde el ele diz dize otururuz, ama 3 yaş gerçekten de bir sınırmış. Yeni yeni babasıyla vakit geçirmekten hoşlanır oldu. Ona yaptığı cilveleri ve kıvırtmaları, nazları bana yapmıyor mesela. Babasına karşı resmen bir dişi. Baba-kız aşkı gerçekten de var demekki.
Bense...
Hala baba kelimesinin anlamını düşünerek söylediğimde veya duyduğumda gözümden yaş gelmesini engelleyemem. Senelerce beklediğim, geleceğine balık burcu karakterimin etkisiyle büyüdüğümde bile içten içe inandığım babamı çoook özlüyorum. Çocuklu acıklı filmlere çocuğum olduktan sonra dayanamamaya başladım ama babalı filmlere hiç bir zaman dayanamamıştım.
Seni çok seviyorum babacığım, her zaman sana layık olmaya çalıştık, rahat uyu diye. Seni hiç aldatmadım mesela:) Babasız kocalar buldum hep kendime! Dün bir köşe yazarı babasız kadınlar severken babasına olan sevgisinin açlığıyla sever, aynı sevginin yokluğuyla da acıtır sevdiğini diyordu. Doğru mu gerçekten?
Canım babam benim...