24 Mayıs 2007 Perşembe

Biraz da çocuklar...

Şimdi,
Biz 4 kız kardeşiz ve dördümüzün toplam 6 çocuğu var, biliyorsunuz artık.
Tek tek ayırmak istemiyorum onları çünkü hepsi kardeş gibi büyüyorlar ve gelecekte de öyle olmalarını umuyorum. Tek çocukla yetineceğim için, Ekinime bedavadan kardeş hepsi de.
Yine de hepsinin tek tek özelliklerini belirtmek lazım tabi ki;
Ada Doğa- Bilimkadını, olgun, sorgulayıcı, ailenin en büyüğü, cool...
Barın- İlk erkeğimiz, bebek yüzünü hala bile atabilmiş değil ama bu öpücüğünüze yumrukla karşılık vermesine engel de değil, puzzle çözücü...
Tuna- Ailenin kokoşu.Pembeler fırfırlar, tüyler, boncuklar, omzuna ceket atmalar, balerin, Amerikada olma Ankarada doğma...
Adin- Tam anlamıyla cadı prensesi. Ressam, dansçı,kibar ve sanatçı kişilik...
Ekin- Erkek özellikleri taşıyan bir cadı. Kalın ses, yaramazlık, haylazlık ne ararsan var. Kuvvetli hafızası dışında tam bir yeteneksiz. Ama benim Ekinimmm o!!!
Ata Toprak-Son erkek, son çocuk, şimdilik. Fırlama ve haydut. Ekinin kankası, yaramazlıkta yarışıyorlar ama Ata erkek olmanın avantajıyla bir puan önde.
Her fırsatta party yapmayı, toplantıları organizasyona dönüştrmeyi seven bir aile olduğumuzdan, ve birbirimize olan bağlılığımızdan, sık sık bir araya gelmeye çalışırız biz.
Geçen sene Malatyada toplandık örneğin tam bu zamanlarda. Gecenin köründe bu altı çocuğu sırtımızda taşıyarak Nemruta çıktık, güneşin doğuşunu seyretmek için. Adin Yezdan Harika Ekin Tuna ve Barınların doğumgünleri birbirine yakın olduğundan hem doğumgünü kutlaması, hem gezi amaçlı birlikteliğimiz unutulmazdı.
Sonra Kasım dönemi doğumgünlerini kutlamak için (Ada Ata ve Adin) İstanbulda büyük bir party verdik yine. Çocuklar tiyatro gösterisi sundular?, biz slayt-clip izlettik gelenlere. Çok güzel, çok eğlenceli, pinyatalı, palyaçolu (hepsi bize ait) kalabalık bir partydi.
İşi büyütmeyi seviyoruz yani. Ama artık doğumgününden böö geldi bize.
Geçenlerde İstanbul ekibi geldi Ankaraya. Ekinin doğumgününü kutluyoruz yine, ama evde küçük bir organizasyon bu seferki.
O saate kadar canı sıkılan Ekin, Atasına kavuşunca birden canlandı, coştu akşamın dokuzunda. Sanki düğmesine basılmış gibi birden iki haydut ardı ardına sıralamaya başladılar yaramazlıklarını.Önce birsürü oyuncağı alıp balkondan aşağıya sırayla atmaya başladılar, yarısında yetiştik neyse ki. Sonra daha arkamızı dönmeden ellerine aldıkları büyük kumaş oyuncak çiçeklerle çiçek savaşı yapmaya başladılar, yani önlerine gelene çiçeği indirmek bunun anlamı. O bitti biraz sonra bir baktık banyodan kıkır kıkır sesler geliyor ama kapısı kapalı. İçerden Ekin bağırıyor, Ata kapıyı kilitledi anneeee.
Biraz panik olduk ama kapıya gidip konuşmaya başladık, tarif ediyoruz kapıyı açsınlar diye, ama bir kez daha kilitlemeyi becerdiler sadece. Sonra Ata dedi ki, anne öcü var burda. Meğer karanlıkmış içerisi aynı zamanda ama bizimkilerin umuru değil. Neyse yaktık ışığı, baktık olmayacak anahtarı çıkarıp pencereden bize uzatmalarını söyledik. Neyseki banyo penceresi balkona açılıyor. Anahtarı klozetin üzerine çıkıp verdi Ekin bize ama dışardan açılmadı kapı!!! Tek çare kaldı pencereden içeri girmek. Küçücük pencereden içeri girecek çocuk var neyseki evde. Elif ve Doğa oraya sığabilirler, pencerenin tam açılması için rayından kurtardık pencereyi ve Doğayı salladık aşağıya. Doğa büyük bir zaferle kapıyı bize açtı sonunda:)) Biz dışarda biraz korktuk bu arada açıkcası, 15 dakika falan sürdü bu olaylar. Ama kapı açıldı ki içerdeki iki canavar ne yapıyor dersiniz?
Biri küvetle uğraşıyor, suratında cadı bir ifadeyle, diğerinin hiç umuru değil, klozetle oynuyor!!!

Hiç yorum yok: