19 Nisan 2007 Perşembe

Floransa...


07-04-07
Büyüleyici güzellikteki kentin büyüleyici ismi!!!
Sabah uyanıp duş ve kahvaltıdan sonra otelden ayrıldık. Her şehrin ayakbastı parası varmış Italyada. Buranınki 235 euro. Onu ödedikten sonra şehri yukarıdan görebilmek ve fotoğraf çekebilmek için Michalengelo Meydanına gidiyoruz.
Yolda farkediyorum ki şehir gerçekten güzel. Hiçbir bina sırıtmıyor, gözümüzü rahatsız etmiyor. Apartmanlar bile eskiyle uyum içinde renk ve mimari açısından. Bu demek değil ki eski yapılar taklit edilmiş. Hayır, yapılar tamamen özgün, modern ama yine de gözümüzü acıtmıyor işte.

Meydana gelip de turist kalabalığına karışınca ve enfes manzarayı görünce heyecanlanıyorum. Aylardır internetten araştırdığım, fotoğraflarını gördüğüm şehir karşımda. Meşhur duomo, Arno nehri, eski köprü, Michalangelonun Davud heykelinin bir kopyası,meydanın arkasında eski kütüphane...
Acele fotoğraflarımızı çekip koştura koştura otobüse dönüyoruz. Çünkü bu şehir için tutulan rehber bizi bekliyor. O andan itibaren bütün gezi koşturma içinde geçiyor zaten.
Otobüsümüz bizi meydandan alıp Arno nehrinin kenarından götürüp şehir merkezine en yakın noktada bırakıyor.Arno nehrinin bir ucunda nikah dairesi varmış. Orada evlenen çiftler evliliklerinin ve mutluluklarının daim olması için bütün nehri sandalla geçerlermiş.
Nehrin kıyısında otobüsten inip yürüyerek önce Ponte Vecchioya gidiyoruz.
Grubumuzda bulunan kuyumcu bir arkadaşımız burada kuyumcuların olduğunu söyleyince ben de sandım ki eski köprüye şimdilerde kuyumcular yerleştirildi, turizm açısından.Ama gerçekten de çok eskilerden beri varlarmış kuyumcular burada. Eskiden kasaplar, meyve sebze satanlar varmış bu köprüdeki dükkanlarda. Çevreyi çok kirletip koku yapınca kaldırılıp yerlerine kuyumcular yerleştirilmiş. Köprü, eski çağlardan kalabilmiş tek köprü, diğerleri savaşta bombalanmış. Ama ben böyle nefis bir köprü görmedim. Cumbalarıyla, renk renk dükkanlarıyla, üst kısmındaki Medicilerin halk içine karışmadan karşıya geçmelerini sağlayan kapalı koridoruyla oldukça hareketli bir yapı. Orta kısmında nehri seyredebilmek için bir açıklık var. Tam bu noktaya ilk kuyumcunun heykeli yerleştirilmiş.
Floransadan bahsederken Medicilerden bahsetmeden geçmek olmaz. Floransayı böyle güzel bir kent haline getiren aile Mediciler. Yüzyıllar boyunca yönettikleri kente sanat merakları yüzünden süper yatırımlar yapmışlar.
Onlara ait eserlerin sergilendiği Uffizi Sarayını gezmek, rönesasn tarihini tam anlamıyla öğrenmenizi sağlayabilir.
Tabi Leonardo Da Vinci, Michalengelo, Dante gibi dehaların burada yaşamış olması da kente çok şey katmış.
Vinci kasabasında doğan Leonardoyu anlatmaya gerek yok. Onun tasarımlarının uygulanmış hallerinin sergisini Ankarada gezmiştim. Aslında Vinci kasabasında sürekli durdukları bir Leonardo müzesi varmış.
Michalengelonun Davudunun orjinali, dünyanın ilk sanat okulu olan Galleria Dell Academia da sergileniyor. Ama insanları bu güzelliği görmekten mahrum etmemek için kopyalarını -ki bunlar da çok eskiler- şehrin en ünlü iki meydanına koymuşlar.
Bu arada Adinin kızı Adin sanata ve resime çok meraklı olduğu için onu bu okulda okutmasını önerdim Adine. Müthiş güzel bir eğitim, öğrenci şehri ve okul.Harika bir hayal.
Köprüden şehirdeki en büyük meydana doğru yürüyoruz.
Piazza della Signoria!
Insanın karşısına aniden çıkıveriyor köşeyi dönünce.
Hemen Nettuno çeşmesi, Davudun başka bir kopyası, köşedeki Roma heykelleri, kafeler, turist kalabalığı birarada çarpıveriyor gözümüze.
Rehberimizle buluşuyoruz meydanda. Yine fotoğraf çekmek ve etrafa bakmak yüzünden grubun arkasında kaldığımdan rehberin anlattıklarını duyamayıp kendi bilgilerimle yetinmek durumundayım. Ama zaten çoğu zaman farkediyorum ki benim bilgilerim daha doğrular ve çoklar.
Fontana di Nettuna-Neptün Çeşmesi, Ammannati'nin eseri. Deniz savaşları anısına yapılmış çeşmede deniz tanrısı, su perileriyle çevrelenmiş.Burası bizim buluşma noktamız olarak belirlendi.
Meşhur Davud heykeli ise gerçeği kadar heybetli değil belki ama yine de çok etkileyici. 1800 lü yıllara kadar orjinali bu meydandaymış, sonra müzeye alınmış.
Neptun çeşmesinin daha ilerisinde Dantenin heykeli var.
Meydanda çeşme ve Davudun arkasındaki bina, Palazzo Vecchionun üzerindeki bir freskte İSA KRALDIR yazıyor. Floransadaki herşeyde olduğu gibi bu sarayda da Medicilerin izleri var.
Yanındaki bina Uffizi sarayı. Şimdi müze olarak kullanılıyor. Daha önceden de dediğim gibi Medicilerin floransaya bağışladığı sanat eserleriyle dolu muhteşem bir müze. Ama Italyada muze gezebilmek öyle kolay değil. Upuzun kuyruklar var ve zaten önceden rezervasyon gerektiriyor. Bu gezi bize ön araştırma gezisi oldu sadece. Kesinlikle bir dahaki sefer olacak ve daha bilinçli olacak.
Uffizi sarayından Vecchio köprüsüne bir bağlantı var, Medicilerin geçişi için.Uffizi galerisi bir sokak gibi köprünün oraya kadar uzanıyor.Burası da diğer her yer gibi enfes bir yol. Canlı ve cansız heykellerle dolu:)
Galerinin diğer köşesinde de kemerli revak gibi yerde Roma heykelleri var bir sürü. İçlerinde iki tanesi özel. Birisi bronzdan yapılmış Medusanın kesik başını taşıyan Cellininin Perseusu, diğeri yekpare mermerden oyulmuş Sabine kadınlarının kaçırılışı heykeli.
Buradan koşturarak rehberi takip için Uffizi galerisine yönleniyoruz veee...
Aman Allahım, bütün tanıdığımız heykeller burada.
Leonardo,Donatello,Michalengelo,Amerigo Vespuci,Gallilei Gallileo ve daha bir sürü heykel.
Tabi canlıları da var, hemen bir fotoğraf çektiriyorum , ihmal etmiyorum yani:))
Devamı gelecek...

Hiç yorum yok: